ABDURRAHMAN ÖRNEK ornekabdurrahman@gmail.com

KİM MEDENİ, KİM DEĞİL?

14 Ocak 2019 Pazartesi 00:55

Tarih boyunca farklı medeniyetler hep var olmuştur. Her bir medeniyet kendine özgü bir dil, istikamet, siyasi sistem ve sosyoekonomik düzen geliştirmiştir. Bizim medeniyetimize gelince, medeniliğimizin dayanağı ne teknoloji ne de teknolojik gelişimdir. Düne kadar orta çağ karanlığında, medeniyetsizlik çukurunda boğulan, kendi içinde barbarlıktan batmış olan batı, bugün medeniyet pazarının efendisi olarak kendi dışındakileri gayr-i medeni ve insani görmektedir. Oysa bizim medeniyetimiz merkezde tabi olduğumuz din, sahip olduğumuz ilim ve uyguladığımız amellerdir. Bizim medeniyetimizde biz bilinci, batı medeniyetinde ben bilinci vardır. Bugün kendisini medeni gösteren batı (Avrupa)  kendisini hümanist kavramlar ve teknolojik gelişmişliği ile medeni göstermektedir. Teknolojik gücünü deneme tahtası yaptığı zayıf ülkeler üzerinde baskı kurarak silah satarak meşrulaştırmaktadır. Batının nazarında teknolojik yönden geri olan ülkeler ise 3. dünya ülkesi, medeniyetten uzak barbar toplumlar olarak tanımlanmaktadır. Medeniyeti sadece maddecilikte ve dünyacılıkta gören batı, doğunun mana zenginliğini, iman ve ahlak arasındaki ilişkisini asla idrak edememiştir. Medeniyeti maddi teknolojik üstünlüğe indirgemek insani bir medeniyet tasavvuruna ihanet anlamına gelir. Avrupa sömürgeciliğine meşruiyet kazandırmak için bazı kavramları da sevimli göstererek araç olarak kullanmaktan geri kalmamıştır. Bu kavramlar "ilerleme, medeniyet, çağdaşlık, kültürel ve sınıfsal üstünlük, estetik, ilkellik, geri kalmışlık insanlığa hizmet gibi kavramlar emperyalist düşüncenin sıkça başvurduğu araçlardır.(Barbar, modern, medeni) yabanilik, tabiata ve kendisine yabancılaşan insan kendisi için haz tüketimine dayalı bir kültür ve medeniyet dünyası inşa eder. Bu medeniyet anlayışı, insanı erdeme, özgürlüğe ve mutluluğa değil, ahlaki çöküntüye, bağımlılığa ve mutsuzluğa götürür.

Medeniyetin özü beşeriyetten insaniyete geçiştir. İnsanlığa geçiş sürecini sağlayan itici güç ise dindir. Din medeniyet için her zaman katalizör görevi görmüştür (İbrahim Kalın B.M.M). Biz vahiyden uzaklaştıkça batı önümüze maddeyi ve dünyayı koydu. Batı işine öyle geldiği için her zaman evrensellik ve emperyalizmi bir arada götürmüştür. Bir tarafta akıl, bilim, inanç özgürlüğü, insan hakları derken diğer yandan bu kavramları yeri geldiğinde sömürgenin keşif kolları olarak kullanmaktan utanmamıştır. Biz batının zihinsel sömürüsüne kanarak; medeniyet yolunda ilerlemeyi her zaman görsellik üzerinden uyguladık. Nedir bunlar? Batı tarzı giyinme, yeme, içme, baloya gitme, dans etme, içki içmeyle doğrudan bağlantı kurarak yaşamaya başladık. Yaşamının büyük bölümünü imajlar ve pozlar dünyasında yaşayan bireyler, parçası oldukları gerçekliği gündüzü, geceyi, yıldızları, kuş seslerini, su seslerini, insanı, tarihi, toplumu, kültür ve medeniyet adına sahip olduğu her şeyi ekrana, imaja ve resimlere indirgemektedir. Medeniyetle beraber ırkçı teoriler de maalesef insanlığın literatürüne girmiş oldu. Kendini medeni olarak gören batı insanları, toplumları renklerine göre sınıflamaya başlamıştır. Batı, 19 ve 20 yüzyılda özellikle Darwin'in "seleksiyon Batı, 19 ve 20 yüzyılda özellikle Darwin'in "seleksiyon marifetiyle türlerin kökeni" teorisi ile medeniyet tanımını en güçlü olanın hayatta kalmasını; özgürlük, ilerleme ve medeniyetin vazgeçilmez güçleri olarak görür. Batı medeniyet ve medenilik adına Ortadoğu coğrafyasını kan ve gözyaşı deryasına çevirmiştir. Irak'ta demokrasi adına milyonlarca insanın ölümü hâlâ bitmeyen kaos ve sefalet. Suriye'de milyonlarca insanın ölümü ve trajedik sürgünler...Filistin onlarca yıl medeniyet çığırtkanlığı altında zulümle cebelleşmekte. Afganistan, Çeçenistan  ve daha niceleri...

Bütün bunlardan kurtulmamız için İslam'ın kadim medeniyet üstünlüğünü maddi kazanımlarla değil, öncelikle insanı ihya ve ıslah ederek başarabiliriz. Medeniyeti yeniden inşa etmeyi ancak bu bilince sahip bireylerin oluşturduğu bir toplum inşa edebilir. Yeniden bir İslam medeniyeti ancak bu idrake ve donanıma sahip bireylerin yetiştirilmesi ile mümkün olacaktır.(B, M, M) İslam dünyası medeniyet yolunda yeniden bilim, felsefe, sanat, siyaset, tarih ve edebiyatta yeni akımlar ve eğilimler oluşturarak kadim medeniyetini tekrar dinamik hale getirebilir. Bu durumu da acil olarak Müslümanca (İnsanca) vicdan ve merhamet medeniyetine yeniden dönerek sağlayabiliriz. Vicdan medeniyeti kurulmaksızın akıl medeniyeti tek taraflı terazi gibi olur. Aklın kontrolü güçleşir. Akif'in dediği gibi medeniyet tek dişi kalmış bir canavara dönüşür, sadece güçlülerin (zulüm) medeniyeti hâkim olur. Görüntüye dayalı tavanda sağlanacak medeniyetler ittifakı ile gönül medeniyeti kurulmaz. Medeniyet halkın, toplumun kalbine girmeyle ve kibirden gururdan uzak insan kalbine girmeyle ve insan olmakla sağlanır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #