SELİM HAN ÇELİK

SENDİKAL ACZİYETİN İTİRAFI

20 Haziran 2020 Cumartesi 19:22

Geçtiğimiz günlerde Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u ziyaret etti.

Ziyarette, eğitim çalışanlarının çözüm bekleyen sorunlar hakkındaki beklentilerini ve sendikal önerilerini paylaştı.

Görüşmede dile getirilen taleplerden biri de proje okulu yönetici ve öğretmenlerinin seçilme yöntemiydi.

Yalçın bu konudaki açıklamasında, proje okullarının yönetici görevlendirme ve öğretmen atama süreçlerinin objektif kriterlere bağlanması; yönetici görevlendirme sürecinin yönetmelikle ilişkilendirilmesi ve öğretmen atamalarının yazılı sınav sonucuna dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Ali Yalçın'ın açıklamasının ardından Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan;

940 proje okulun 829’unun müdürünün,

517 şube müdürünün 419’unun,

Vekaleten görev yapan 182 ilçe müdürünün 145’inin,

Geçici görevli 25 il müdür yardımcısının 21’inin

Eğitim-Bir-Sen üyesi olduğuna dikkat çekerek   Ali Yalçın 'ın “liyakat, ehliyet, adalet” eksenli atama yöntemine geçilmesi yönündeki talebini eleştirdi.

Öncelikle Talip Geylan’ın paylaştığı istatistikler, özenle derlenmiş net bilgiler olduğuna göre Bakanlıktan kendisine sendikal istihbarat sağlayan önemli bir kaynağa sahip olmasının kendisi adına önemli bir başarı olduğunu görmek ve kendisini tebrik etmek gerekir.

Ancak sayısal olarak kendi sendikası ve üyelerinin lehine bir tablo ortada olduğu halde Ali Yalçın'ın mevcut sistemin devamını değil, “liyakat, ehliyet, adalet” merkezli  bir sistem önerisinde bulunmasının nesine itiraz ettiğini anlamak mümkün değil.

Gerçi Türk Eğitim-Sen ve Kamu-Sen yöneticilerinin daha önce dayanışma aidatı konusunda olduğu gibi kendi teklifleri dahi söz konusu olsa, sırf Memur-Sen tarafından dile getirildiği için karşı çıktıklarına çok sefer şahit olmuştuk.

Dolayısıyla Türk Eğitim-Sen yöneticilerinin, Ali Yalçın’ın sadece kendi üyelerini koruyup kollayan değil, bütün eğitim çalışanları tarafından kabul gören, adil bir kariyer sistemi talebinin ne kadar önemli ve anlamlı olduğunu anlamalarını ve teşekkür etmelerini beklemenin abestir.

Paylaşılan rakamlara gelince,  ilk etapta bir anormallik olduğu yönünde düşünceye kapılmak mümkün.

Çünkü, ortada bariz bir şekilde Eğitim-Bir-Sen üyelerinin lehine bir durum söz konusu.

Ama bu durum gerçekten Talip Geylan’ın ima ettiği gibi Eğitim-Bir-Sen üyelerinin kayırılmasıyla açıklanabilir mi?

Geylan'ın eleştirisine Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa "Bu rakamları size verenler okul yöneticiliği ve şube müdürlüğü sınavlarında sendikaların başarı oranlarını da versinler. Akademi kuran, kitap basan, deneme sınavı yapan, hizmet üreten ve üyesi çok olan mı atanacak, yoksa oturup çalışmak yerine okeyde taş çalan mı atanacak?" ifadesiyle cevap verdi.

Anlaşılan, bu rakamların sendikal etkinlik, sendikal başarı, üyeye yönelik faaliyetler ve sendikacılık yapma tarzına ilişkin birçok boyutu var.

Fakat gelin görün ki kısır sendikal çekişme, bunlarla ilgili sağlık bir değerlendirme yapmaktan alıkoyuyor.

Talip Geylan'ın, selefi  İsmail Koncuktan devraldığı Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen karşıtlığından ibaret sendikal tarzı, kendilerini öyle bir noktaya savurmuş ki,  sendikal rakibini suçlayayım derken kendi başarısızlıklığını itiraf ettiğinin farkına bile varmıyor.

Evet, Talip Geylan’ın açıklaması, eğitim kamuoyunda bir  rakip sendika başkanının ağzından Eğitim-Bir-Sen'in başarısının itirafından başka bir şey değildir.

 Geylan bu açıklaması, Eğitim-Bir-Sen'in mevcut sistemde başarılı, güçlü ve etkili olduğu; kendilerinin ise başarısız, beceriksiz ve acziyet içinde olduklarının itirafından başka bir şey değildir.

Bu itiraf, ancak rakibinin başarısıyla kimyası bozulmuş bir sendikacı tarafından dile getirilebilir.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #